Aşk, üç harf ile yazılır ama sevgilinin adı ile okunur. Öyle
ki ağızdan kolay çıkar sözler ama derindir anlamlar, ağır gelir kalbe.
Kalp aşkın barındığı kutsal mabettir. Küçüktür ama içinde
dünyaları barındırır. Kalp attıkça insan yaşar. Öyle ise aşksız kalp var aşksız
kalp var olamaz.
Aşk dedim de insanlara doğrudan duyduğumuz değil İlahi
yaratıcının insan ruhuna üflediği hayat verdiği dolaylı aşk. Yani suretlere
değil hakikate aşk.
Aşk anlatılmaz, yaşanır. Yaşamak için aranır ve sabır ile beklenir.
Eğer aşkı öğrenmek istiyor isen Adem babamız ile Havva anamızı tanımak gerekir.
Yok görmek istiyor isen içindeki ilahi yaratının nefesini bulmak gerekir.
Bulmak içinde aramak…
Kimileri aşk için ölmek der ama ölen kalp atmayacağı içini,
içinde aşk barınamaz. Aşk yanmaktır. Yanıp hissetmektir. Çünkü aşk kalpten
gelen bir histir. Yandığını ne kadar çok hissedersen o kadar aşıksındır. Ne
kadar aşık isen o kadar yaşıyorsundur.
Birçok insan yaşamaktan şikayet eder ve yaşamak istemediğini
söyler. Yaşamak istemez çünkü aşkı bulamaz. Her kalp aşkı bulamaz. İsyan eder
ama isyan ettiği ile kalır. İsyan aşkı getirmez, getiremez. Aşkı getirecek olan
şey gülü sever iken dikene katlanmaktır. Burada diken yoldur, gül aşktır. Aşka
giden yolda dikeni yani belayı yani acıyı şikayet etmeden sevmektir.
Her aşk bedel ödenerek kazanılır. Bedel ödemeyi göze
alamayan kalp aşkı nasıl bulabilir? Bedel ödemekten korkan kalp nasıl
sevebilsin.
- Mustafa KILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder