Arayıp ta bulamadığımız duygu, huzur. Huzur neydi,
neredeydi? Bazen çekip gitmek isteriz. Sanırsın
ki huzur bulunduğun yerden kaçınca bizimle olacak. Oysa nereye gidersek gidelim
huzur zaten içimizde değil mi?
Biz büyüdükçe huzur bizden kaçmış mıydı yoksa huzur bize hiç
uğramamış mıydı? Eğer kaçtıysa biz neden peşinden gitmedik yok bize hiç
uğramadıysa neden bilmediğimiz, tatmadığımız bir duyguyu arzular olduk.
Huzur içimizde saklıysa bunu çıkarmak bizim elimizde. O zaman
huzur tevekkülde saklıdır değil mi?
O zaman huzurumuza mani olan tek şey sabır bilmememiz veya
Yaradana olan tevekkülümüzde bir eksiklik var. O zaman tevekkülümüzü sağlamanın
yollarını bulmalıyız.
Tevekkül Allah’a güvenmek ve teslim olmak ise biz önce
kendimize güvenmeliyiz. Bu da anca kendimizi tanımamız ile mümkün. Kendini tanımayan
bir insan Allah’ı nasıl tanıyabilsin, görebilsin. Kişi kendini tanıyıp
öğrendikten sonra içinde ki kutsal nefesi fark edecek ve kendini O’na
bırakacaktır.
Huzur; hayattır. Nefes almak, görmek, dokunmak, duymak,
koklamak hatta hissetmektir.
Mustafa KILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder